Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sema Kultufan Turan, “Aşısızların akciğer hasarının yüksek olduğunu, ciddi anlamda solunum yetmezliği ve yoğun bakım ihtiyacı duyduğunu görüyoruz. ‘Aşısızların pandemisi’ demiştik daha önce. Hakikaten şu an yoğun bakıma en çok bu grup hastaları kabul ediyoruz” dedi.

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Ankara Şehir Hastanesi Yoğun Bakım Koordinatörü Prof. Dr. Sema Kultufan Turan, son zamanlarda artan vaka sayısının ve buna bağlı olarak da aynı şekilde artış gösteren ağır hasta sayısının yoğun bakımlara da yansıdığını söyledi. Prof. Dr. Turan, aşılamanın öneminin yoğun bakımlarda direkt hissedildiğini vurgulayarak, şu an yoğun bakımlarda yer alan hastaların çok büyük bir oranının aşısını olmamış ya da aşı algoritmasını tamamlamamış kişilerden oluştuğunu belirtti.

Aşılamanın pandemi zincirini kıracak en büyük silah olduğunun altını çizen Prof. Dr. Turan, aşı olmayan genç hastaların da yoğun bakımlarda görüldüğünü ve çok yoğun akciğer enfeksiyonu gözlemlendiğini söyledi.

“Gençlerimizin aşıları konusunda hassasiyetlerini daha yüksek tutmalarını istiyoruz”

Kış mevsiminin gelmesi ile kapalı ortamlarda bir araya gelmelerin de arttığına ve daha fazla dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Turan, “Aslında artık kış aylarına başlıyoruz. Eylül ayından itibaren hem ilkokul, ortaokul ve lise hem de üniversiteler yüz yüze eğitime başladı. Tabi üniversitelerin ayrı bir yeri var. Çünkü orada daha sosyal bir ortam söz konusu. Bu nedenle aşı ön plana çıkıyor. Orada gençlerimizin aşıları konusunda hassasiyetlerini daha yüksek tutmalarını istiyoruz. Çünkü hem eğitimlerinden geri kalmamaları adına hem de toplu ortamlarda arkadaşları ile birlikte vakit geçirebilmeleri için aşılı olmaları gerekiyor. Aşısızların akciğer hasarının yüksek olduğunu, ciddi anlamda solunum yetmezliği ve yoğun bakım ihtiyacı duyduğunu görüyoruz. ‘Aşısızların pandemisi’ demiştik daha önce. Hakikaten şuan yoğun bakıma en çok bu grup hastaları kabul ediyoruz. 20 yaş ile ileri yaş arasında her yaş grubundan hasta özellikle de aşısız grup buradalar. Çok hafif semptomlar ile geçirme inancı yaygın gençler arasında. Ama ne yazık ki öyle olmuyor, virüs mutasyonlara uğradıkça çok ciddi anlamda akciğer tutulumları ile geliyorlar. Ciddi bir yoğun bakım ihtiyacı duyuyorlar. Gençler hastalığı sadece hafif geçirmiyorlar. Bunu unutmamaları lazım” şeklinde konuştu.

“Yoğun bakıma kabulün asıl nedeni akut solunum yetmezliği”

Covid-19 enfeksiyonunda başından beri en büyük sıkıntının akciğer tutulumu olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Turan, “Covid-19’un aslında en büyük sıkıntısı ağır solunum yetmezliği yani zatürre diye adlandırdığımız klinik tabloyu oluşturması. Bizim için yoğun bakıma kabulün asıl nedeni akut solunum yetmezliği. O yüzden de ciddi ağır zatürre tablosu oluşturduğunu görmeliyiz. Pandeminin başından beri de durum böyle zaten. O yüzden de biz hem genç yaş grubu hem de ileri yaş grubunu aşı ile bu ağır hastalık geçirme durumundan kurtarmaya çalışıyoruz. Evet, aşılı bireyler de enfekte olabilir. Yani virüsü alabilir. Ama hastalığı çok hafif geçirirler. Ne hastaneye ne de yoğun bakıma ihtiyaç duymazlar” diye konuştu.

“İki doz sonrası üçüncü dozlarda gecikme olursa onlar da yoğun bakıma ihtiyaç duyar hale geliyorlar”

Şu an yoğun bakımlarda tedavi gören hastaların yaklaşık yüzde 95’inin aşısız veya aşılama şeması tamamlanmamış kişilerden oluştuğuna dikkat çeken Prof. Dr. Turan, “Yüzde 50-60 oranında aşısız birey var, yüzde 30-35 civarında da çift doz aşı sonrası üçüncü dozunun olmayan hastalardan oluşuyor. O grubun da en önemli özelliği ilk aşılama sürecinin başladığı dönemde ileri yaş, 65 yaş üzerini aşılamıştık. Onlar daha sonra çok ciddi korundular. Hastalık oranları azaldı. Ama onların iki doz sonrası üçüncü dozlarında gecikme olursa sıklıkla onlar da yoğun bakıma ihtiyaç duyar hale geliyorlar” şeklinde konuştu.

“Hem kendimizi hem de sevdiklerimizi koruyalım”

Aşının hastalığın ağır seyretmesini ve yoğun bakıma geçişi engellediğini anımsatan Prof. Dr. Turan, “Biz aslında aşı ile önemli bir bağışıklık oluşturmaya çalışıyoruz. Ama virüsün aşılı bireyleri de enfekte edebileceğini unutmayın. Bu yüzden maske bizim vazgeçilmezimiz. Hele de kış aylarına giriyoruz. Kapalı alanlara girip çıkacağız. Maskemizi lütfen takalım. Hem kendimizi hem de sevdiklerimizi koruyalım. O yüzden maske vazgeçemeyeceğimiz bir araç şu an” dedi.

“Üçüncü doz önerisine uymayan grupta ağır hastalık oranı arttı”

Aşılama takvimine uygun hareket edilmesinin hayati derecede öneme sahip olduğuna dikkat çeken Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Turan, “Aşılama şemasının önemli bir kuralı da şu; iki doz aşı ile aşılanmak. O yüzden de ilk doz sonrası uygun aralıkla diye adlandırdığımız 3-4 hafta içerisinde ikinci dozun da yapılması gerekiyor. Bu iki doz aşılama sonrası özellikle Sinovac için üçüncü aydan sonra bir hatırlatma dozu önerisinde bulunduk. Halkımız da çoğunlukla buna uydu. Uymayan grupta da tabii ki ağır hastalık oranı arttı. Bu noktada aşılama şemasına uyulmasını öneriyoruz. Yine Biontech/Pfizer aşısı için de aslında aynı şeyi ifade etmek zorundayım. İki doz aşılama ve doz aralıklarını da yakından takip ederek aşılama gerekiyor” açıklamasında bulundu.

You may also like

More in Gündem