Çorum’un Sungurlu ilçesinde yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen ve ilkokul çağlarında aile ekonomisine katkı sağlamak için kalaycılık mesleğini öğrenen Hayrettin Baranlıoğlu, daha iyi şartlarda yaşamak ümidiyle geldiği Ankara’da, çocuk yaşta öğrendiği kalaycılık mesleğini devam ettiriyor. Hayrettin Baranoğlu, kaybolmaya yüz tutmuş kalaycılık mesleğin son erbaplarından.

“Çobanlıktan gelip bu mesleği edindim”

Çok küçük yaşlarda kalaycılık mesleğine başladığını belirten Baranlıoğlu, “1969-1970 senelerinde demircilik, kalaycılık çok meşhurdu. Ben de çobanlıktan gelip bu mesleği edindim. Biz 6 kardeştik ve o zamanlar 6 kardeşin de okuma imkanı sıfırdı. Belirli bir toprağımız da yoktu haliyle, köy yoksulluğu, biz de bu mesleği kazandık. Epey bir zaman devam ettim. Askerden sonra da Ankara’da ikamet ettim. Ulus, Hacı Bayram’da 20 sene kaldım. Orada işyerim vardı. Orası yıkılınca ben de hastalıktan dolayı 15-20 senedir bu işi yapamıyordum. Tekrar geçen seneden itibaren mesleğe geri döndüm. Şu anda da bir arkadaşla beraber çalışıyoruz. O parlatma işlerini yapıyor ben de kalaylıyorum” diye konuştu.

“Bu mesleğin yetişeni yok”

Mesleğin son demlerini yaşadığını söyleyen Baranlıoğlu, “Mesleğimi çok seviyorum. Çok da ekmeğini yedim. Allah bereket versin. Ben çoluğumu çocuğumu, evimi barkımı hep bu bilek gücüyle kazandım. Mesleğin geleceği aslında parlak, ama bu mesleğin yetişeni yok. En sonu biziz. Rahmetli ustam, ‘Bu meslek o kadar değerlenecek ki, zamanla altın olacak ama adam olmayacak.’ demişti. Şu an burada 4-5 kalaycı var” şeklinde konuştu.
İş ahlakının önemini anlatan ve gençlere israf yapmamaları, sabretmeleri konusunda tavsiyelerde bulunan son kalaycı Baranlıoğlu, “Ben yaptığım işi beğenmediğimde onu da müşterime vermem. Çünkü onu hatalı yaparsam çoluma çocuğuma haram olur. Ben onu güzel kalaylarsam aldığım para çok tatlı olur. Kanaat her şeyden bereketlidir. Dünyadaki yaşantımızın en güzeli sabırladır. İsraf yapma, sabret mesleğini de sev, korkma Allah’ın izniyle. Geleceğin çok parlak olur her zaman için” ifadelerini kullandı.

“Hep bilek gücüyle, göz gücüyle yapılıyor bu meslek”

Ankara’ya ilk geldiği yıllarda resmi kurumların yemekhanelerinde bakır tabaklar kullandığını, bu nedenle iş bulma zorluğu yaşamadığını, ama artık çelik tencere ve tabakların kullanılmaya başlamasıyla birlikte kalay işi olmadığını söyleyen Baranlıoğlu, “Perişanlık da çektik, yokluk da çektik, samanlıkta da yattık. Mesleğin zorluğu çok ama yaptıktan sonraki olay çok güzel. Hep eziyet, hep güç, bilek gücüyle, göz gücüyle yapılıyor bu meslek. Seversen kolay, sevmezsen zor” ifadelerini kullandı.

You may also like

More in Gündem